Ana Sayfa Yaşam Elektrikli scooterlar: Kısa mesafede “tanımsız” yolculuk

Elektrikli scooterlar: Kısa mesafede “tanımsız” yolculuk

Pek çok ülke ve şehirde günlük ulaşımın bir parçası haline gelen elektrikli scooterlar, beraberinde çeşitli tartışmaları da getirdi. Çevre kirliliği ve trafik yoğunluğuna çözüm olarak görüldüğü kadar yolcu ve yaya güvenliği açısından çeşitli sorunlara yol açtıkları gerekçesiyle eleştirilen e-scooterlar, Türkiye'de henüz kanun nezdinde tanınmasa da kullanıcı kitlesini giderek genişletmeye devam ediyor.

Elektrikli scooterlar yeni bir ulaşım aracı olarak 20’den fazla ülke ve 100’ü aşkın şehirde kullanılıyor. Kısa mesafe yolculuklarını kolaylaştırmaları, karbon salınımı yapmamaları, trafikte rahat hareket etme olanağı sunmaları ve taşınmalarının kolaylığı nedeniyle tercih edilen e-scooterlar, hızlı biçimde büyüyen ve yaygınlaşan bir pazar oluşturmuş durumda. E-scooterların toplam sayılarının 2029 yılında 4,6 milyona ulaşacağı, dünya çapındaki piyasa hacminin ise 31 milyar doları bulacağı öngörülüyor.

Avrupa ve Kuzey Amerika e-scooter kullanımının merkezleri olarak ön plana çıkıyor. Geçtiğimiz yılın verilerine göre Paris, bu yeni ulaşım aracının en yoğun biçimde kullanıldığı merkezlerden birisi olarak 15 bin e-scootera ev sahipliği yapmaktaydı. Madrid’de de bu sayı 8 bin 600’ü geçmişti. ABD’de, 2018 yılında, mikromobilite ulaşımının 39,5 milyonluk bölümü e-scooterlar aracılığıyla gerçekleştirildi.

Dünyada hız sınırı getiriliyor

Ancak bu hızlı yaygınlaşma, beraberinde birtakım sorunlar da getirdi:

ABD’de 2014-2018 yılları arasında e-scooter kaynaklı yaralanmalar nedeniyle yapılan hastane başvurularında yüzde 222’ye varan artışlar görüldü. Almanya’da 2019 yılının Haziran ayından bu yana e-scooterların karıştığı 252 kaza gerçekleşti ve bu kazalarda bir kişi ölürken 182 kişi yaralandı.

E-scooterların hızlı yükselişi bu güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğradı, yerel ve ulusal yönetimler çeşitli sınırlandırma ve yaptırımlar uygulamaya başladı:

İsveç, saatte 20 kilometreden hızlı giden araçları yasaklamaya karar verirken Belçika’da da e-scooterlara 25 kilometre hız sınırlaması getirildi. Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da e-scooterların park edebileceği alanlar sınırlandırıldı. E-scooterların Avrupa’da en yoğun biçimde kullanıldığı Paris’te kaldırımda e-scooter kullanmaya 135, uygunsuz biçimde park etmeye de 35 Euro para cezası kesilmesi kararı alındı.

Türkiye’de 1’i ölümlü 3 kaza

Türkiye’de de geçtiğimiz yıldan itibaren e-scooter alanında hizmet veren çeşitli şirketler kurulmaya başladı. Bugüne kadar İstanbul’da gerçekleşen ve biri ölümle, ikisi yaralanmayla sonuçlanan üç kaza dışında, bu araçların karıştığı kazalarla ilgili ulusal medyaya yansımış bilgi bulunmuyor. Öte yandan gündelik hayatta bu kazaların sık sık yaşandığı biliniyor. Türkiye’de e-scooterlar hakkındaki tartışma, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile yeniden gündeme geldi. Bakan Karaismailoğlu, e-scooterlara yönelik düzenleme hakkında “Son dönemde scooter kullanımı arttı, bu güzel bir şey. Ancak onlarla ilgili beyin jimnastiği yapıyoruz. ‘Ben vergi veriyorum’ demekle olmuyor; işin içine yolcu taşımacılığı, trafiğe çıkma girdiğinde yapılması gereken bazı şeyler var” ifadelerini kullanmıştı.

“Şehrin ulaşım alışkanlıkları baştan yaratıldı”

Elektrikli scooter sektörü ve yapılacak düzenlemeler hakkında konuşan HOP! Firması kurucu ortağı ve CEO’su Yiğit Kipman, sektörün oldukça hızlı ve değişken bir yapısı bulunduğunu belirterek şunları söyledi:

“Mikromobilite sektörü yurtdışında gelişmeye başladı 2016-2017 yıllarında. Daha sonra 2018 yılında Avrupa’ya doğru hareketlenmeler başladı, 2019’da Avrupa da olgunlaşmaya başladı. Çok hızlı gelişiyor, 2019’da kurulan oyuncuların yarısı yok. Oyuncu sayısı sürekli artıyor, azalıyor. Bir anda onlarca oyuncu çıktı, şehrin bütün ulaşım alışkanlıkları baştan yaratılmış oldu.”

Kipman, şehirlerde ortaya çıkan yeni ulaşım alışkanlıklarının karbon emisyonlarında azalma sağladığını söyledi ve “Tamamen elektrikli, sıfır karbon salınımı. Burada hem sıfır zararlı gaz salınımıyla hem eğlenceli hem de keyifli biçimde seyahat etmesini sağlıyoruz” dedi.

Ankara’daki ilk e-scooter girişimi olduklarının altını çizen Kipman, “Şu an sahada dört-beş farklı scooter markamız var, onları deniyoruz, en iyisini bulmaya çalışıyoruz. Belki bu modellerin hepsinin iyi taraflarını toplayıp burada yerli üreticilerle de işbirliği yapabiliriz” şeklinde konuştu.

Ürünlerinin ağırlıklı olarak mobil uygulamalara ve kredi kartına alışkın olmaları nedeniyle 18-35 yaş arasındaki kullanıcılar tarafından kullanıldığını söyleyen Kipman, hitap ettikleri müşteri kitlesi hakkında şunları ilave etti:

“Aslında her kesime hitap eden bir ürün, ama çoğu genç çalışan kesim ya da öğrenci diyebiliriz. Ama bu sadece o kesimin scootera binebildiği anlamına gelmiyor: Bizim 55-60 yaşlarında kullanıcımız da var, 40-45 yaşlarında kullanıp da her gün işe giden kullanıcımız da var.”

“Mevzuata tabi olmak kötü bir şey değildir”

Devletin e-scooterlar hakkında yapacağı düzenlemeyi olumlu karşıladıklarını vurgulayan Kipman, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bisiklet yolu projesinin önemli bir çalışma olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sadece Ankara değil; İstanbul, İzmir ve diğer bütün illerimizde bu tarz ayrılmış bisiklet yollarının gerekliliği daha çok ortaya çıkacak. Bu girişimlerin çıkması bu projeleri hızlandıracaktır. Mevzuata tabi tutulmak kötü bir şey değildir; artık devletin bunu kabul ettiği ve belirli kurallar çerçevesinde kullandıracağı anlamına geliyor.”

Kipman, sektör hakkındaki düzenlemeyle ilgili olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile iletişim halinde olduklarını; yetki, izin ve lisans konularında çalışmalar yürüttüklerini ve sektörde denetim uygulanması istediklerini dile getirdi. İl ve ilçe belediyelerinin yetki alanlarındaki farklılık nedeniyle güçlükler yaşadıklarını aktaran Kipman, “Bunu merkezi bir zemine çekip, merkezi bir yerden alacağımız izinle bu işi tüm illerde yapabilmek istiyoruz” dedi ve e-scooterların Karayolları Trafik Kanunu’ndaki bir değişiklikle bisiklet olarak tanınmasını istediklerini sözlerine ekledi:

“Bu noktalarda belirsizlik ortadan kaldırılırsa, bizim çekincelerimizin çoğu da ortadan kalkmış olacaktır. Bu elektrikli scooter Karayolları Trafik Kanunu’nda tanımsız. Şu anda tanımsız olan gri bölgede iş yapıyoruz ama artık tamamen net çizgileri olan bir sektör oluşmuş olacak.”

E-scooterları gündeme getiren kazalar ve güvenlik önlemlerine de değinen Kipman, koruyucu ekipman kullanımına “Biz kullanıcılara koruyucu ekipman kullanmaları yönünde uyarıda ve öneride bulunuyoruz. Ancak bu biraz spontane bir iş. Yakınınızda bir scooter varsa ‘Yürüyeceğime ben buna bineyim’ diyoruz” sözleriyle değindi. Şirketinin, scooterlarında saatte 20 kilometrelik bir hız sınırlaması uyguladıklarını, risk barındıran bölgelerde bu sınırı daha da aşağıya çekerek koruma sağladıklarını belirtirken, kullanıcılara sigorta hizmeti de sunduklarını da söyledi. Kipman, genç nüfusu sayesinde, Türkiye’nin e-scooter sektöründe Avrupa’dan hızlı bir yayılım gerçekleşeceği öngörüsünde bulundu.

“Belediyelerle şirketler arasındaki süreç tanımlanmış olacak”

Bir büyükşehir belediyesinin ulaşım departmanı yetkilisi, konuyla ilgili olarak yürütülen çalışmanın e-scooterları Karayolları Kanunu’nda araç olarak tanımlanmayı hedeflediğini belirtti. Çalışmayla ilgili olarak “Belediyelerle şirketler arasındaki süreçler tamamlanmış olacak, bu konunun maddeleri yayımlandığı halde scooter şirketleriyle anlaşmalar yapabileceğiz” ifadelerini kullanan yetkili, scooterların hem avantaj hem de dezavantaj sunduğunu söyledi.

Scooterların trafik sıkışıklığını önlediğini, çevre kirleten yakıt kullanmadıklarını, toplu taşımayı rahatlattığını aktaran yetkili, bunların yanı sıra şirketlerin, belediyelerin ulaşım yatırım planları için yer bildirimi yapmamalarının, işgaliye bedeli ödememelerinin ve yaya trafiğini aksatacak biçimde yerleştirilmelerinin sorun oluşturduğunu kaydederek, düzenlemeyle ilgili “İlçe belediyelerinin toplu taşıma ve ulaşımla ilgili yetkileri yok; bunun tamamı büyükşehirde. Biz de scooter şirketlerinin ödemelerini bize yapmalarını istiyoruz. Beklentimiz, büyükşehirin de bu süreç ve planlamalara dahil edilmesi” şeklinde konuştu. Yetkili, elektrikli bisikletleri yaygınlaştırmayı düşündüklerini sözlerine ekledi.

Kullanıcılar ne diyor?

Kullanıcılar, elektrikli scooterları kısa mesafelerde hızlı ulaşım sağladığı ve eğlenceli olduğu için tercih ettiklerini belirtiyor. Üniversite öğrencileri, scooterlarla ilgili tecrübelerini şöyle paylaştı:

Efe Dağdemir – Bilkent Bilgisayar Mühendisliği: Kısa mesafelerde ulaşım amaçlı kullanıyorum. Denk geldikçe kullanıyorum, ara sıra denebilir. Her yere giderken yanımda kask taşımak mantıksız ve verimsiz. Kaza geçirmedim, şahit de olmadım. Genel olarak yokuşların bulunmadığı bir yerde yaşıyor olsaydım, bireysel kullanıcı olmayı tercih ederdim. Şu anda kiralık olması daha mantıklı.

Tuana Türkmen – Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği: Daha çok ulaşım amaçlı kullanıyorum. Araba için kısa sayılabilecek, ama yürümek için uzun gelecek mesafelerde çok işime yarıyor. Sadece ilk kullandığımda eğlence amaçlı kullanmıştım. Almıyorum, hiç gerek duymadım. Kiralık olması ve insana bir bağımlılık vermemesi en güzel yanlarından biri.

Sandy Khalaf – Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi: Yaklaşık her gün kullanıyorum. Hem çok eğlenceli hem de kısa mesafeli olan yerlere daha hızlı ulaşmamı sağlıyor. Dolmuş veya otobüs beklemekten kurtulmuş oluyorum. Çoğu zaman trafiğe, araçların arasına giriyorum ve çok dikkatli olmak gerekiyor, çünkü zil sesi çok kısık. Dolayısıyla elimi sürekli frende tutarak kullanıyorum. Kaza geçirmedim, çünkü çok önlem alarak kullanıyorum. Şahit oldum: Bir kere önümde arkadaşım kullanıyordu; bana, arkaya bakarak konuşuyordu karşısına bakmadan ve ani biçimde bir vatandaş çıktı ve ayağını ezdi. Çok dikkatli olmak gerekiyor.

Ece Efeoğlu – Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği: Nadiren ulaşım, çoğunlukla eğlence amacıyla kullanıyorum. Mesafe kısa ise ulaşım amaçlı kullanılabilir ama trafik yoğunluğundan dolayı bunu tercih etmiyorum. İki haftada bir kullanıyorum. Kask, dizlik gibi fiziksel önlemler almıyorum. Salgın dolayısıyla önce tutma yerlerini siliyorum. Fiziksel önlem almamamın sebebi aletin güvenli olması.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz