Özgürlük Araştırmaları Derneği (ÖAD), “Özgürlüklerin COVID-19 İle İmtihanı” başlıklı bülteninin dün yayımlanan son sayısında, hükümetin geçmiş yıllardan daha fazla oranda para basması eleştirilerek, bunun yanlış bir politika olduğu ve enflasyonun artmaya devam edeceği belirtildi. Çözüm olarak, hükümetin üretimi teşvik eden politikalarla ekonomik faaliyetleri canlandırarak kaynaklarını sürdürülebilir biçimde artırabileceği önerisinde bulunuldu.
“Para basmak bir nevi vergilendirmedir”
Bültende, para basmanın “tehlikeli ve sorunlu bir yöntem” olduğu ifade edilerek, “Para basmak bir nevi vergilendirmedir. Artan para arzı enflasyona neden olur ve hane halkının satın alma gücü zamanla düşer. Başka bir ifadeyle, hükümet para bastığında gelip cebimizden para almaz veya maaşımızın belli bir yüzdesini doğrudan almaz, fakat sabit kalan gelirimizle daha pahalı mal ve hizmetler almaya başlarız. Kısacası, karşılıksız para basıldığında basılan parayı hükümet harcar, fakat bunun maliyetini satın alma gücü azalan vatandaşlar öder. Buna enflasyon vergisi denir ve aslında vatandaşların refah kaybına işaret eder” ifadeleri kullanıldı.
ÖAD: RTÜK cezaları geleneksel medya aygıtlarını topyekûn itibarsızlaştırıyor
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) TELE 1’verdiği 5 günlük ekran karartma cezasının değerlendirildiği bültende, bu tür cezaların yurttaşların bilgiye erişme hakkını gasp ettiği kaydedildi.
“Muhalif eğilimli televizyon kanallarına yapılan müdahaleler, yalnızca muhalif medyayı etkisiz bırakmıyor, iktidar yanlısı televizyon kanallarının da dahil olduğu geleneksel medya aygıtlarını topyekûn itibarsızlaştırıyor. Bilgiye erişimde alternatif medyanın ve sosyal medyanın payının artması esasında bu tür müdahalelerin hızlandırdığı gelişmeler olarak öne çıkıyor” denildi.
“Yeni Türkiye”, Eski Tartışma: İdam
Geçen hafta tecavüz ve çocuk istismarı olayları gerekçe gösterilerek gündeme getirilen idam cezası bültende, “Yeni Türkiye”, Eski Tartışma” olarak nitelendirildi. İdam cezasının yeniden kanunlaşması ve yürürlüğe girmesi halinde “adalet duygusu ve siyasi kültürde onarılması mümkün olmayan sonuçlar doğuracağına” dikkat çekildi. Türkiye siyasi tarihinde idam cezasının adli vakalarda değil, siyasi amaçlarla kullanıldığı hatırlatılarak, “Bu nedenle, idam cezasının geri getirilmesi, vatan haini ilan edilmenin siyasi üslubun asli bir unsuru olduğu ve siyasi yargılamaların yaygın olduğu ülkemizde ceza adaletinin sağlanması bir yana adalet duygusunda ve siyasi kültürümüzde onarılması mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı kesindir. Siyasi elitlerin toplumu geriye götüren tartışmaları tekrar tekrar gün yüzüne çıkarması ve işlenen suçlardan bağımsız olarak yaşam hakkının kamuoyu tartışmalarının sıradan bir konusu haline gelmesi bizi uygar bir hayat sürmekten alıkoyacak ve mevcut siyasal düzeni yozlaştıracaktır” ifadeleri not düşüldü.
Klasik liberal bir çizgiyle hareket eden Özgürlük Araştırmaları Derneği 2014 yılında kuruldu. Derneğin Ulusal Danışma Kurulu’nda hukukçu Ergun Özbudun, siyasetçi Nesrin Nas, akademisyen Tanju Tosun gibi isimler bulunuyor. Dernek, Mayıs 2020 tarihinden beri “Özgürlüklerin COVID-19 ile İmtihanı” başlığıyla bülten yayımlıyor.