Ana Sayfa Politika Prof. Dr. Ecevit: Sözleşme karşıtı kampanya Şubat 2019’da başlayan saldırıların sonucu

Prof. Dr. Ecevit: Sözleşme karşıtı kampanya Şubat 2019’da başlayan saldırıların sonucu

Uçan Süpürge Vakfı’nın “Kader Değil Karar” başlıklı atölyesinde konuşan ODTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yıldız Ecevit, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik saldırıların Şubat 2019'dan bugüne arttığını ve Sözleşme karşıtı kampanyanın bu saldırı dizisinin sonucu olduğunu savundu.

Uçan Süpürge Vakfı’nın Adım Adım İyilik Peşinde Koş kampanyası ile birlikte düzenlediği “Kader Değil Karar” başlıklı atölye sona erdi. Atölyede konuşan ODTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yıldız Ecevit, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik saldırıların Şubat 2019’dan bugüne arttığını ve saldırıları Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması tartışmasını doğurduğunu ifade etti. Bir diğer konuşmacı avukat Seher Kırbaş Canikoğlu ise yargıda kadın temsiliyetinin güncel görünümünü tartışmaya açtı.

Prof. Dr. Ecevit: Sözleşme karşıtı kampanya Şubat 2019’da başlayan saldırıların sonucu

ODTÜ Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Ecevit, iki günlük eğitim programının kapanış konuşmasını yaptı. Prof. Dr. Ecevit, Türkiye’de ve dünyada “küresel sağ” olarak tanımladığı hareketin, feministlere ve azınlıklara karşı olan grupları bir araya getirme amacında olduğuna, buna karşın küresel kadın hareketinin ise yükselişte olduğuna işaret etti.

Prof. Dr. Ecevit, dünya kadın mücadelesi bakımından 1990’lı yıllarla 2000’li yılları karşılaştırarak “90’lı yılların kadın erkek eşitliğini savunan politikalarından uzaklaşıyoruz. Üstelik bu uzaklaşma sadece belli iktidarlar zamanında yapılmıyor” dedi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşların kadın-erkek eşitliği politikalarında ilerlerleme kat etmediğini savunan Prof. Dr. Ecevit, hatta bazı noktalarda geri çekilme adımları atıldığına vurgu yaptı.

Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik yapılan saldırıların Şubat 2019 tarihinden günümüze kadar arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Ecevit, bu saldırıların Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması tartışmasını doğurduğunu kaydetti.

“Ülke tek vücut oldu, kadınlar tek vücut oldu”

Kadın hareketi için hukukun ve dayanışmanın önemine not düşen Prof. Dr. Ecevit, stajyer avukatlara kuşaklar arası ilişkileri arttırmaları, Türkiye’nin insan ve kadın hakları tarihini iyi bilmeleri, feminizmi öğrenmeleri, profeminist olmaları ve kavramların tahrif edilmesine izin vermemeleri gibi önerilerde bulundu ve şu ifadeleri kaydetti:

“İstanbul Sözleşmesi için Türkiye’de verilen muazzam bir mücadele var. Bu mücadele her köşeye yayıldı. Ülkenin her noktasında yapılan bir mücadele bu. Dolayısıyla bu mücadele beni umutlandırıyor. Sözleşme’den çıklıması için kampanya başlatılmasından neredeyse memnun olacağım. Çünkü Türkiye’de kadın hareketinin bu surette ne kadar yaygın, ne kadar güçlü ve güçlenmekte olduğunu, kadın dayanışmasının ne noktada olduğunu anladık. Kadın hareketinin uğraştığı başka gündem maddeleriyle ilgilenmeyen mahallesindeki bir ev kadını bile çamaşır ipine İstanbul Sözleşmesi için slogan yazdı ve astı. Bu çok önemli bir şey. Ülke tek vücut oldu, kadınlar tek vücut oldu.”

Canikoğlu: Barolardaki avukatların yüzde 44’ü kadın 

Atölyenin “Hukukçular İçin Toplumsal Cinsiyet” konulu son eğitimini veren avukat Seher Kırbaş Canikoğlu, yargıda kadın temsiline dair mevcut verileri katılımcılara aktardı. Canikoğlu, barolardaki avukatların yüzde 44’ünün kadın olduğunu, ancak bugüne kadar kadın yüksek mahkemelerde kadın başkanların görev almadığını, Danıştay’da ise yalnızca 2 kadının başkanlık yaptığını ve sadece 6 baronun başkanının kadın olduğunu kaydederken, kadın Barolar Birliği Başkanının olmadığını Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) yalnızca 1 kadın üyeye sahip olduğunu, tüm Türkiye’de kadın başsavcı sayısının ise 2 olduğunu ve ağır ceza mahkemelerinin başkanlarının çoğunlukla erkek olduğunu ifade etti.

“Aslında işin yüzde 85 yükünü alan kişiler kadınlardan oluşuyor”

Kadınlara Danıştay ve Yargıtay’da genellikle tetkik hakimliği yaptırıldığına ve Yargıtay’daki tetkik hakimlerinin yüzde 65-70’inin kadınlardan oluşmasına dikkat çeken Canikoğlu, “Aslında işin yüzde 85 yükünü alan kişiler kadınlardan oluşuyor. Dışarıdan bakıldığı zaman, bir daire başkanına, Danıştay ve Yargıtay başkanlarına göre çok da itibar görmeyen, çok saygı duyulmayan kişiler bunlar” dedi.

“Sözleşme etkin korumada standardın ne olması gerektiğini söylüyor”

Canikoğlu AKP’nin gündeme getirdiği İstanbul Sözleşmesi’nin feshi tartışmaları üzerine ise, Sözleşme ile kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda ülkeler arasındaki farklılıklara bir standart getirildiğini vurgulayarak, “Sözleşmenin temel mantığı; devletin şiddet ihtimali olduğunda bile neler yapması gerektiğiyle ilgili bir düzenleme yapmak. Oradaki etkin korumadan kastedilen şeyin standardın ne olması gerektiğini söylüyor bize” diye konuştu.

Karar analizi atölyesi yapıldı

İlk günkü eğitimler sonunda anonimleştirilerek yeniden yazılan karar, bugün Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eylem Ümit Atılgan’ın yaptığı atölyede değerlendirildi. Toplam 5 gruba ayrılan katılımcıların yeniden yazdığı kararlar, hukuk methodolojisi, eril hukuk kültürü kodları ve mağdur psikolojisi açısından ele alındı.

Yasaların gücünü varlığından değil, etkinliğinden aldığını belirten Doç. Dr. Atılgan, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmamasını ve Sözleşme’den çıkılmak istenmesini eleştirdi ve “Devlete devletin sorumluluğunu söyleyen yargı kültürü bizde yok” dedi.

Uçan Süpürge dijital şiddete karşı çalışma yapacak

Eğitimi düzenleyen Uçan Süpürge Vakfı ise önümüzdeki günlerde dijital şiddet ile mücadeleye dair yeni bir çalışma yapacağını duyurdu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz