Aralarında iş insanı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar ve oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu ve toplamda 52 sanığın yargılandığı birleştirilmiş Gezi ve Çarşı davasının üçüncü duruşması başladı. Duruşmanın tek tutuklu sanığı iş İnsanı Osman Kavala duruşmaya katılmadı.
Kavala, daha önce yaptığı bir açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik “Soros artığı” nitelendirmesinin ardından duruşmalara katılmayacağını ifade etmişti.
İş insanı Kavala’nın bin 539 gündür tutuklu bulunduğu birleştirilen Gezi-Çarşı davası kapsamında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması bugün devam etti. Duruşmaya çok sayıda insan hakları savunucu, milletvekili katıldı.
Atalay: “Delil yok, tezvirat var”
Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre; Kimlik tespitlerinin ardından ilk sözü sanık avukat Can Atalay aldı. Atalay şunları söyledi:
“Biz size Gezi’yi anlatacağız demiştik. Gezi direnişinin mahiyeti nedir ve neden bu dava ısrarla sürmekte! İddianame hukuki değil siyasi. Gezi direnişi karalamaya çalışılıyor. Bize ‘Teslim olun’ diyor. Asıl siz teslim olun, asla teslim olmayacağız. Bizim fikrimizin teslim olmaması önemli. Gezi direnişinin tek bir kuruş ile ilişkilendirilmesi mümkün değil. Delil yok, tezvirat var. Biz yurttaşlarız, bizim haklarımız var. Bu haklara tecavüz edileceği zaman bu hakları kullanacağız. Başka çaremiz yok. Siyasal iktidar bu Anayasal görevlerini yerine getirmemiş. Gezi direnişi bir anda ortaya çıkmamıştır. Tüm itirazlar yan yana geldi. Sözünü söylemek isteyen Taksim’e çıkar. İddianamenin sahibi bence siyasi iktidardır. Tüm hak mücadelelerin en önemli mekânı Taksim Meydanı, sıradan insanlara kapatılmak istenmekte. Taksim Gezisi bu bölgenin en önemli yeşil alanı.
“Gezi eşitlik ve özgürlük umududur”
“Savcı Bey şunu sormalı: Taksim Gezisi kime söz verildi de bu kadar hırçınlaşıldı. Türkiye böyle gereksiz bir sınava sokuldu?” diye soran Atalay şöyle devam etti:
“Bizim işimiz kentlerimizin ve doğal alanlarımızın talan edilmesine itiraz etmek. Biz itiraz etmişiz. Suç buysa bu suçun hükmünü taşırız. Bu dosyanın tutuklusu var. Biz tutuklu değiliz. Artık sabrın sonu selamet değil. Neden telefonla davet edildiğimizi biliyorum. Neden yurtdışı yasağı konuşmadığını biliyoruz. Elimizin tersiyle reddediyoruz. Siyasi iktidar düzenli olarak parmak sallıyor. Yazıktır, günahtır, ayıptır. Dış güçlere parmak sallamak böyle olmaz.”
Atalay son olarak şöyle devam etti: “Biz bu iddianameyi reddediyoruz. Kendi ayağımızı bu memlekete bağlıyoruz. Mahalleme, toprağıma, evime, ormanıma kentime, bedenime bir insan olarak kaderime tecavüz etme. Olmadık sözlerle düşmanlaştırılmak istemiyorum. Gezi direnişi insanın kendi kaderini eline alma kararlılığı. Gezi eşitlik ve özgürlük umududur. Biz haklıyız, biz kazanacağız. ”
Kahraman: Olayların nedeni polis şiddeti
Atalay’ın ardından Tayfun Kahraman konuştu. Kahraman savunmasında, “Yarın yine siyaseten ortaya çıkacak olan, İstanbul’un mahvına neden olacak ya da Taksim Meydanı gibi yegâne mekânı halkın elinden alacak her projeye karşı olmaya devam edeceğiz. O gün ağaçlara ve alana yönelik müdahaleyle birlikte gördüğümüz polis şiddetidir bu olayların nedeni” ifadelerini kullandı.
Yapıcı: “Gezi’yi kriminalize etmeye çalışıyorlar”
Mücella Yapıcı ise şunları söyledi: “Burada biz sanki sahneye konulmuş sonu belli olan oyunun figüranlarıyız biz. Sizlere gerçekten kolay gelsin. Hiç kolay değil. Parktakiler burada usulsüz bir şey yapılıyor dedi. Milletvekilleri engellemeye çalıştı. 30 erkek geldi, ağaçların orada durdular. Arkasından gaz ekibi geldi… Benim her tarafım sarıldı. İnanılmaz bir şiddet… Bütün çadırların içerisinde çocuklar varken çadırlar yakılmaya çalışıldı. O gece arkadaşımız gözünü kaybetti. 8 çocuk öldü. Gaz fişeklerinden yürünecek yer yoktu. Kediler, kuşlar öldü… Ayağa kalkan halkın vicdanıydı. Gezi’yi kriminalize etmeye çalışıyorlar. Bize beraat veren hâkim yok. Onun için size kolay gelsin.”
Avukat Evren İşler de mahkemeye heyetine, “Heyetinize Fethullahçı hâkim, savcı, kolluk kötülemiyoruz. Heyetinizin de vermiş olduğunuz kararlara dikkat çekiyor, sizi bu suça ortak olmamaya davet ediyoruz” çağrısında bulundu.
Altınay: “Türkiye’de vakıf kurmak, çalışmak suç değil”
Yargılanan Hakan Altınay sanık kürsüsüne geçti: “Ben neyden suçlandığımı anlamıyorum. Hiçbir delil ve somut olguya dayanmayan bu haksız suçlamanın tümünü reddediyorum. Ülkemde böyle iddianameler yazılmasından esef duyuyorum. Benim hakkımdaki nadir doğru bilgilerden birisi Açık Toplum Vakfı ile ilişkim. Türkiye’de vakıf kurmak, çalışmak suç değil. Açık Toplum Vakfı da böyle. Vakıfların hibe vermesi ya da alması da yasak değil. İddianamede Açık Toplum Vakfı’nın hangi desteğinin Gezi eylemlerinin organize edilmesi için verildiğine dair tek bir delil yok. Bir vakfın yönetim kurulu başkanı olmak suç değil, haktır. Bu görevim Gezi’den aylar önce, Şubat 2013’te sona erdi. Ben bu ülke vatandaşlarının kardeşlik, sevgisi için elimden geleni yaptım.”
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’den 19 Ocak’a kadar görüş istemişti
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, iş insanı Kavala’ya ilişkin Türkiye’den savunma istemişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AHİM) ihlal kararına rağmen hâlâ tutuklu olan Osman Kavala davası nedeniyle Türkiye’ye karşı ihlal prosedürünün başlatılmasını talep eden Komite, Türkiye’den 19 Ocak’a kadar görüş istemişti.